Sayın Abdullah Öcalan’ın (Kurdish: ئۆجالان) barış süreciyle ilgili mesajı ve Kürdistan İşçi Partisi’ne (Kurdish: پارتی کرێکارانی کوردستان) dönük çağrısı, Kürt meselesinin bugünkü koşullarında özel bir önem taşıdığını açıkça göstermektedir. Bu nedenle Kürdistan İşçi Partisi’nin ulusal mücadele sahasındaki önemli bir aktör olarak konumu ve Sayın Öcalan’ın bu partinin lideri olarak duruşu, Kürdistan’ın ulusal özgürlük mücadelesini destekleyen tüm çevreler tarafından dikkatle izlenmektedir.
Bu bağlamda şu önemli noktalara özellikle dikkat çekilmelidir:
- Türkiye devletinin aniden barış çağrısını kabul etmesi ve Sayın Öcalan’ın mesajının kendi partisi aracılığıyla kamuoyuna açıklanmasına izin vermesi, bölgedeki siyasal değişimlere yöneliktir. Bu, Türkiye’nin kendi kontrolünü kaybetmemek için attığı bir adım olarak okunmalıdır. Zira değişimin dalgaları Türkiye’yi de etkileyebilir ve Kürt meselesi devletin istemediği bir seviyeye çıkabilir. Türkiye devleti bu nedenle süreci kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır.
 - Kürdistan İşçi Partisi’nin verdiği yanıt henüz ilk aşamadadır ve Türkiye devleti de hâlâ net bir tutum açıklamış değildir. Bu nedenle mesaj, bir sürecin başlangıcı olarak değerlendirilmelidir; elli yıla yakın bir direniş geçmişi olan bir partinin kaderini tek başına belirleyecek nihai bir karar olarak değil. Bu sürecin yönünü, ilerleyen adımlar belirleyecektir.
 - Eğer siyasi bir parti mücadelede bir araç olarak görülüyorsa, burada önemli olan partinin varlığını sürdürmesi ya da çekilmesi değil, halkın haklarını ve hedeflerini gerçekleştirmedeki etkisidir. Bu açıdan, yaşanan gelişme mücadele yöntemlerinin, taktiklerin ve programın günün koşullarına göre yeniden belirlenmesi yönünde bir çaba olarak okunabilir. Bu kararın başarı ya da başarısızlığı mesajın kendisine değil, sürecin devamına bağlı olacaktır. Bu da Kürdistan İşçi Partisi’nin liderliği, kadroları ve destekçileri açısından ciddi bir sorumluluk anlamına gelmektedir.
 - Kürdistan İşçi Partisi siyasi bir oluşum olarak, liderine saygı gösterdiği kadar, siyasi deneyimiyle gelecek adımları akılcı biçimde atmalıdır. Ateşkes açıklaması, bu sürecin başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bu karar hem partinin liderine duyulan saygıyı hem de Kürt halkının artık askeri değil siyasi çözüm yollarına yönelmek istediğini göstermektedir. Artık sıra Türkiye devletindedir: PKK’nin barış çağrısına nasıl yanıt verecektir? Kürt sorununu çözme yoluna mı gidecek, yoksa inkâr ve bastırma politikalarını mı sürdürecektir?
 - Dünya şu anda Kürdistan İşçi Partisi’nin ve liderliğinin stratejilerini değiştirmeye, hatta partiyi bu haliyle feshetmeye hazır olup olmadığını gözlemlemektedir. Peki Türkiye devleti, buna karşılık kendi Kürt karşıtı politikalarını terk etmeye ve Kürt halkının varlığını tanımaya hazır mıdır? Bu fırsat gerçek bir çözüm sürecine dönüşebilir mi? Eğer Türkiye devleti aynı eski çizgisinde ısrarcı olursa, bu girişim de önceki girişimler gibi başarısızlığa uğrayacaktır. Bu nedenle uluslararası kamuoyunun Türkiye’ye baskı yapması, Kürt halkının haklarının tanınması açısından büyük önem taşımaktadır. Bugün açıkça barış çağrısı yapan bir hareketin hâlâ “terörist” olarak damgalanması artık kabul edilemezdir.
 
Biz, Kürdistan Emekçileri Komala Partisi (Kurdish: کۆمەڵەی زەحمەتکێشانی کوردستان) olarak, Kürdistan’daki Kürt sorununun parçalı değil, bütünsel olduğunu düşünüyoruz. Bir parçada yaşanan her gelişme diğer parçaları etkiler. Bu yüzden her parçada yürütülen ulusal mücadeleyi desteklemek ve birlikte özgürlüğe ulaşmak bizim temel yaklaşımımızdır. Aynı zamanda her halkın, kendi kaderini belirleme hakkı olduğuna da saygı gösteriyoruz.
Kürdistan’ın her parçasındaki ulusal özgürlük mücadelesi meşru ve siyasi bir harekettir. Kürt halkı sadece işgal, baskı ve savaşla karşılaştığı için silaha sarılmıştır. Bunca acıya rağmen bu mücadele haklıdır, meşrudur ve halkımız haklarına ulaşıncaya kadar sürecektir.
Merkez Komite
Kürdistan Emekçileri Komala Partisi (Kurdish: کۆمەڵەی زەحمەتکێشانی کوردستان)
3 Mart 2025
		
